Kuantum alanında yaptığı çalışmalarla 2019 yılında Google’ın “kuantum üstünlüğü” olarak adlandırılan eşiği aşmasını sağlayan ve bu alandaki çalışmaları için bu yıl Nobel Fizik Ödülü ile onurlandırılan John Martinis, bu hafta dikkat çekici bir açıklamayla gündeme taşındı. Kuantum teknolojileri konusunda gezegendeki en yetkin isimlerden biri olarak kabul edilen John Martinis, Çin'in kuantum yarışında arayı kapattığını belirterek ABD'yi uyardı. Martins'e göre Çin, geçmişte üç yıl geriden geldiği kuantum yarışında bugün ABD'nin yalnızca "nanosaniyeler" gerisinde.

Martinis, Tel Aviv’de Bloomberg’e yaptığı açıklamalarda, Çin’in artık yalnızca takip eden değil, gerçek anlamda rekabet eden bir güç hâline geldiğini söyledi. Google’da kuantum üstünlüğünü sağlayan ekipte liderlik yapmış bir isim olarak, özellikle Çinli araştırmacıların Batı’daki bilimsel ilerlemeleri çok hızlı biçimde kopyalayıp yeniden üretebildiğine dikkat çekti. Nitekim son yıllarda yayımlanan akademik çalışmalara bakıldığında, ABD ve Avrupa’daki gelişmelerin yalnızca birkaç ay içinde Çinli araştırma grupları tarafından benzer performans metrikleriyle tekrarlanabildiği görülüyor.

Mart ayında tanıtılan Zuchongzhi 3.0 adlı kuantum işlemci, Çin'in bu alandaki atılımının en somut örneklerinden biri. 105 kübitlik bu süperiletken çipin, belirli görevlerde klasik süper bilgisayarlardan 10^15 kat daha hızlı sonuç verebildiği belirtiliyor. Tek-kübit kapı doğruluğunun %99,90 seviyesinde olması, performansının Google’ın 2024 sonunda tanıttığı Willow çipine neredeyse denk olduğuna işaret ediyor.

Çin’in yakaladığı bu ivmenin arkasında yalnızca bilimsel ekiplerin başarısı değil, devlet ölçeğinde yapılan dev yatırımlar da yer alıyor. Çin, son iki yılda kuantum teknolojilerine 15,3 milyar doların üzerinde kaynak aktardı; bu rakam ABD’deki kamu–özel sektör toplamının iki katından fazla. Üstelik Çin, kuantum iletişim ağlarında da dünyanın en geniş altyapısına sahip; 17 eyalet ve 80 şehri kapsayan 10.000 kilometrelik kuantum hat, bu alandaki üstünlüğünü pekiştiriyor.

Yapay Zeka Gibi Kuantum Teknolojileri de Ulusal Bir Güvenlik Meselesi Olarak Görülüyor

John Martinis’in uyarıları yalnızca teknoloji dünyasında değil, siyasi arenada da yankı bulmuş durumda. Nobel ödüllü fizikçi, birkaç hafta önce Beyaz Saray’da yaptığı görüşmelerde bu endişelerini ABD yönetimine de ilettiğini söylüyro. Trump yönetimi uzun süre yapay zekâ rekabetine öncelik vermiş olsa da son aylarda stratejiyi değiştirerek kuantum bilimi ve post-kuantum kriptografi konularını 2027 mali yılı için birincil araştırma önceliği hâline getirdi. Federal kurumlara hem temel araştırmayı hem de ticarileşmeye giden mühendislik süreçlerini aynı anda hızlandıracak bir denge kurulması talimatı verildiği belirtiliyor.

Kasım 2025’te yayımlanan ABD–Çin Ekonomik ve Güvenlik İnceleme Komisyonu Raporu da durumun ciddiyetini doğruluyor. Raporda “kuantum üstünlüğünün” ulusal ölçekte kritik bir güç unsuru olacağı, özellikle yeni nesil malzeme geliştirme, enerji teknolojileri ve tıp araştırmalarında devrim yaratma potansiyeli taşıdığı ifade ediliyor. Komisyon, bu nedenle Kongre’ye 2030 yılına kadar “Kuantum Öncelikli yaklaşımını benimseyen ulusal bir hedef oluşturma çağrısı yaptı.

Tüm bu gelişmeler, kuantum yarışının artık yalnızca bilimsel bir rekabet olmadığını, aynı zamanda ekonomik ve jeopolitik dengeleri doğrudan etkileyen stratejik bir alan hâline geldiğini gösteriyor. Martinis’in “nanosaniyeler” uyarısı bu yüzden yalnızca teknik bir değerlendirme değil; iki süper gücün gelecekteki teknoloji üstünlüğünü belirleyecek bir rekabetin ne kadar hızlandığına dair net bir işaret.

kaynak: donanimhaber.com