Kanserle mücadelede yeni bir strateji gündemde. Japonya Okayama Bilim Üniversitesi araştırmacıları tarafından yürütülen çalışma, TAS2R olarak bilinen acı tat reseptörlerinin, kanser hücrelerinin ilaçlara karşı direnç kazanmasında kritik bir rol oynadığını ortaya koydu. Bilim insanlarına göre bu reseptörlerin engellenmesi, kemoterapi tedavilerinin etkinliğini artırabilir ve tedaviye direnç geliştiren kanser türlerinde yeni bir umut yaratabilir.

Acı tat sinyalleri, kemoterapiye karşı koruma kalkanı sağlıyor

Tat reseptörleri genellikle dildeki tat alma duyusuyla ilişkilendirilse de son yıllarda yapılan araştırmalar bu reseptörlerin yalnızca ağızda değil, akciğer, bağırsak ve hatta tümör hücrelerinde de bulunduğunu gösteriyor. Normalde bu sensörler, zararlı maddeleri algılayarak vücudu koruma görevine sahip. Ancak yeni bulgular, bu koruyucu mekanizmanın kanser hücreleri tarafından tersine çevrilerek ilaçlardan kaçınmak için kullanıldığını ortaya koyuyor.

Araştırmada, kanser hücrelerine doksorubisin adlı güçlü bir kemoterapi ilacı uygulandığında, TAS2R reseptörlerinin hızla aktive olduğu gözlemlendi. Bu aktivasyon, hücrelerin ilaçları dışarı atmasını sağlayan bir pompalama sistemini devreye sokuyor. Sonuç olarak kanser hücreleri, tedavi sırasında hayatta kalmayı başarıyor ve kemoterapiye karşı direnç geliştiriyor. Bu durum, tedavi başarısızlığına ve hastalığın yeniden nüksetmesine neden olabiliyor.

Bilim insanları, laboratuvar deneylerinde bu reseptörleri engellediklerinde hücrelerin doksorubisine karşı çok daha savunmasız hale geldiğini gözlemledi. Bu da tat reseptörlerinin, kanser tedavisinde hedeflenebilecek yeni bir biyolojik zayıf nokta olabileceğini gösteriyor. Araştırmacılar, gelecekte bu reseptörleri baskılayabilecek güvenli acı tat engelleyici bileşiklerin geliştirilmesinin, mevcut kemoterapi ilaçlarının etkisini önemli ölçüde artırabileceğini düşünüyor.

kaynak: donanimhaber.com